Beyaz önlüğün altında yatan o gizli açlık nihayet taşar gecenin koyu örtüsünde teninin sıcaklığını emerken. Ellerin omuzlarıma değer değmez mesleki soğukluğum erir gider bir volkanın lavı gibi akar damarlarımda. Bu birleşme sadece bedenlerin çarpışması değil ruhumun en yorgun yaralarını saran bir iksir belki de yılların birikmiş tozunu silkeleyerek canlandırır içimdeki vahşi nehri. Dudakların boynumu yalarken kalp ritmim kaçar tıbbi aletlerin bip seslerinden uzaklaşıp ormanların derin gürültüsüne karışır. O koyu gölgenin altında kaybolurken özgürleşirim zincirlerden kurtulup bir kuş gibi kanat çırparak. Bu dokunuş bir reçete mi yoksa lanet mi diye fısıldar zihnim karanlık odalarda yankılanarak ama cevap erir gider zevkin sisinde. Belki bu an bir uyanış taşır bastırılmış ateşleri harlayarak. Ya da sadece bir rüyanın en ateşli perdesi uyanışta küle dönerken. Yine de o dolgunluk kalır içimde bir tohum gibi kök salarak yeni filizler müjdeliyor. Dönüşüm burada yeşerir en katı kabuklarımdan sıyrılıp yumuşak bir yaprağa devrilerek. Huzur akar sonra ılık bir pınar gibi her köşeyi nemlendirerek.
Mutfak, baharat kokularıyla doluydu; üvey ablam Ece, tezgahın başında yemek hazırlıyordu. Beyaz önlüğü, dolgun memelerini…
Deli saçması bir seksi milli yatırımcılar yaptı. Sektörün en iyi yatırım ve melek yatırımcıları olan…