Yazın ortasında, arkadaşlarla köyde dedemin evinde toplandık. Ben, Mert, bahçede voleybol oynarken herkesin neşesi yerindeydi. Topu sert vuran Zeynep, “Mert, hazır ol, bu sana!” diye bağırdı. Top havada süzülürken, yanlışlıkla dedemin koca karpuzuna çarptım! Karpuz yere düştü, patladı; herkes kahkahaya boğuldu. “Mert, karpuzu avuçladın resmen!” dedi Ece, gözlerinden yaş gelerek. Koşup başka bir karpuz getirdim, “Hadi, bu sefer yiyelim!” dedim. Bahçede masayı kurduk, karpuzu dilimledik, ellerimizle koca dilimleri avuçlayıp yedik. Suyu çenemizden akarken, dedem “Gençlik böyle olur!” diye gülümsedi. Güneş batarken, Zeynep’le ağaçların arasında hamakta sallandık, yıldızları izledik. O an, samimiyetin ve dostluğun tadı karpuz kadar tatlıydı. Köy, kahkaha ve anılar… Gerçek mutluluk buydu işte.
Mutfak, baharat kokularıyla doluydu; üvey ablam Ece, tezgahın başında yemek hazırlıyordu. Beyaz önlüğü, dolgun memelerini…
Deli saçması bir seksi milli yatırımcılar yaptı. Sektörün en iyi yatırım ve melek yatırımcıları olan…