Alev rengi teller omuzlarıma dökülürken aynada yansıyan o yabanıl bakışlarımı yakalıyorum içimde bir orman yangını filizlenirken. Gece yarısı hayalleri başlar usulca yatak örtüsünün altında bacaklarım kıpırdanır bir rüzgarın dokunuşu gibi hafifçe. O kalın gölgelerin arasında kaybolmak isterim elleri belimi sararken dişlerimin izini bırakacağım tenlerde gezerek. Bu arzular sadece bedenin çığlığı değil ruhumun en gizli bahçesinde serpilen yabani otlar belki de zincirleri eriten bir volkanın lavı akar damarlarımda. Parmaklarım kendi kıvrımlarımda dans ederken hayaldeki figürler çoğalır birinin nefesi ensemde diğeri dudaklarımı talan ederken. Bu fırtına özgürleştirir mi yoksa esir mi alır diye mırıldanır zihnim karanlık köşelerinde yankılanarak. Kalbim bir davul gibi gümbürder o hayali kucaklaşmada sınırlar erirken gerçeklik soluklaşır. Belki bu düşler bir kapı aralar bastırılmış vahşiliğe dolarken. Ya da sadece bir sis gibidir dağılacak şafakla birlikte. Yine de o ateş kalır içimde kor gibi parlayarak yeni geceleri müjdeliyor. Dönüşüm burada yeşerir en sönük közlerden sıyrılıp alev topuna evrilerek. Sükunet akar sonra serin bir çiy gibi her yanı nemlendirerek.
Mutfak, baharat kokularıyla doluydu; üvey ablam Ece, tezgahın başında yemek hazırlıyordu. Beyaz önlüğü, dolgun memelerini…
Deli saçması bir seksi milli yatırımcılar yaptı. Sektörün en iyi yatırım ve melek yatırımcıları olan…