Sıradan bir yolculuğun ortasında patlar mı o beklenmedik fırtına diye hayret eder akıl. Arka koltuğun dar alanında hava ağırlaşır aniden bastıran bir sıcaklıkla. Günlük telaşın örtüsü yırtılır vahşi bir hamleyle içindeki canavar uyanırken. Bedenler çarpışır ritimsiz bir dansa kapılarak ne rıza ne ret diye haykıran sessizlikte. Korkuyla karışık bir adrenalin akar damarlarda unutulmaz bir iz çizer. Bu ani istila ruhun en korunaksız köşelerini sarsar mı yoksa uyandırır mı bastırılmış öfkeyi. Yolun virajları gibi kıvrılır zihin suçlulukla dolu girdaplarda. Toplumun görünmez duvarları çöker o anın kaosunda yargılamadan öteye geçerek. Belki de bu karşılaşma bir aynadır kırık parçalarıyla yansıtan. Ya da sadece bir gölgedir silinecek gün ışığında. Yine de o temas kalır hafızanın derin mağaralarında yankılanarak. Hayatın akışı değişir bir anda bambaşka bir nehre akarak. Kalp vuruşları yavaşlar mı yoksa hızlanır mı bu travmanın ardından. Her iki halde de benlik yeniden doğar küllerinden güçlü bir fırtınayla. Bu yolun sonunda ne zafer ne yenilgi vardır sadece bir uyanışın izi. Zamanın akışında erir detaylar ama öz kalır sonsuz bir soruyla.