Odanın loş köşesinde parlayan ekran fısıltılarla dolu sahneleri dökerken hava ağırlaşır gizli bir gerilimle. Kardeşin parmakları titrek bir merakla kayar yumuşak kıvrımlara dokunuşun sıcaklığını arayarak. Yasaklığın çekimi sarar zihni ne onay ne kınama diye fısıldayan iç sesle. Görüntülerin ritmi hızlandırır kalp vuruşlarını bastırılmış bir özlemin kapısını aralayarak. Bu temas bir sır mı yoksa uyanış mı diye sorgular ruh en derin katmanlarında. Aile bağlarının ince ipleri gerilir mi yoksa kopar mı o anın büyüsünde. İzlenen figürlerin hayali dokunuşları gerçekliğe sızar bedenlerin kesişiminde. Arzu burada filizlenir beklenmedik bir bahçede çiçekler açarak. Belki de bu an bir köprü kurar yalnızlıkların ötesine uzanarak. Ya da sadece bir gölgedir dağılacak şafakla birlikte. Yine de o his kalır tenin gizli yollarında dolaşarak yeni yollar açarak. Zamanın akışı bulanıklaşır o keşfin girdabında kaybolurken. Bu tür yakınlaşmalar değiştirir insanı en içten yerinden sıyrılıp başka bir ruha dönüşerek. Sonunda sessizlik iner huzurlu bir yorgunlukla sararak her şeyi.