Koyu tenin egzotik ışıltısı odanın havasını değiştirirken bakışlar kesişir üçlü bir labirentte kaybolmaya hazır. Paylaşımın ilk adımı atılır tereddütle karışık bir merakla eller uzanır bilinmeyene doğru. Eşin gözlerindeki kıvılcım yanar mı yoksa söner mi diye tartar içimdeki fırtına sessizce. Bu kucaklaşma sınırları silikleştirir bedensel bir senfoniyle notalar yükselirken. Dokunuşlar çoğalır bir nehir gibi akar her kıvrıma dolarken boşlukları. Arzunun bu ortak dansı kıskançlığı mı besler yoksa eritir mi diye sorar zihin en kuytu köşelerinde. Üç figürün uyumu doğar beklenmedik bir armoniyle kalplerin ritmini eşitleyerek. Bu an sadece etin oyunu değil belki de ruhların gizli pazarlığıdır özgürleşmenin anahtarıyla. Saatler uzar o sıcak girdapta dönüp dururken her an yeni bir keşif taşır. Belki bu deneyim bir kapı açar bastırılmış hayallerin odasına dolarken. Ya da sadece bir anlık ateşlenir sönecek küllerle geriye. Yine de o bağ kalır havada asılı bir ipek gibi sararak her yanı. Bu tür birleşmeler insanı baştan çizer en eski çizgilerden sıyrılıp yeni bir tuval oluşturarak. Sükunet iner sonra hafif bir meltem gibi her şeyi yatıştırıp yenileyerek.